Sözde kadın hakları savunucusu Canan Güllü'nün son açıklamaları ve tutumu, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Özellikle kadına yönelik şiddet olaylarındaki sessizliği ve Diyanet'in "zina haramdır" hutbesine verdiği tepki, Güllü'nün savunduğu değerler konusunda soru işaretleri yarattı. Peki, Canan Güllü neden böyle bir tavır sergiliyor? İşte detaylar…

Kadın Hakları Savunucusu Mu, Yoksa...?

Canan Güllü, uzun yıllardır kadın hakları savunucusu olarak tanınıyor. Ancak son dönemde yaşanan bazı olaylar, Güllü'nün bu imajını zedeledi. Özellikle sosyete mahallesinde yaşanan kadına yönelik şiddet vakaları karşısında sessiz kalması, eleştirilerin odağına yerleşmesine neden oldu. Daha önce şarkıcı Özcan Deniz'in eşi Feyza Aktan'a ve Halk TV sunucusu İsmail Küçükkaya'nın eski eşine uygulanan şiddete sessiz kalması, Güllü'nün kadın hakları konusundaki samimiyetini sorgulattı.

Bu olayların ardından Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "zina haramdır" şeklindeki hutbesi, Canan Güllü'nün tepkisini çekti. Güllü, bu hutbeye karşı çıkarak ahlaksızlığı savunduğu yönünde eleştiriler aldı. Bu durum, Güllü'nün kadın hakları savunuculuğunun hangi temellere dayandığı konusunda ciddi tartışmaları beraberinde getirdi.

Çifte Standart İddiaları

Canan Güllü'nün tutumundaki bu farklılık, çifte standart iddialarını gündeme getirdi. Şiddet olaylarına sessiz kalırken, "zina haramdır" gibi dini bir konuda hemen tepki göstermesi, Güllü'nün savunduğu değerlerin ideolojik bir zemine oturduğu şeklinde yorumlandı.

Eleştirilere göre, Güllü'nün kadın hakları savunuculuğu, sadece belirli kesimlerin ve belirli ideolojilerin çıkarlarını korumaya yönelik bir araç olarak kullanılıyor. Bu durum, kadın hakları mücadelesinin evrenselliği ve kapsayıcılığı ilkesine aykırı bir durum olarak değerlendiriliyor.

• Şiddet olaylarına sessizlik
• "Zina haramdır" hutbesine tepki
• Çifte standart iddiaları
• İdeolojik yaklaşım

Sonuç

Canan Güllü'nün tutumu, kadın hakları savunuculuğunun ne anlama geldiği ve bu mücadelenin hangi değerler üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda önemli soruları gündeme getiriyor. Kadın hakları savunuculuğunun, her türlü şiddete karşı durmayı ve tüm kadınların haklarını korumayı amaçlaması gerektiği unutulmamalıdır. Çifte standartlar ve ideolojik yaklaşımlar, bu mücadelenin inandırıcılığını zedeleyebilir. Bu nedenle, kadın hakları savunucularının daha tutarlı ve kapsayıcı bir yaklaşım sergilemeleri büyük önem taşıyor.