Dilovası Faciası: Çalışırken Ölmek Kader mi? İş Cinayetine Dur De!
Gündem

Dilovası Faciası: Çalışırken Ölmek Kader mi? İş Cinayetine Dur De!


11 November 20255 dk okuma1 görüntülenmeSon güncelleme: 11 November 2025

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde bir parfüm deposunda meydana gelen yangın, hepimizi derinden sarstı. Ne yazık ki bu elim olay, ülkemizde yaşanan ilk iş cinayeti değil. Bu acı olay, "Yaşamak için çalışıyoruz fakat çalışırken ölüyoruz" gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu. Bu hafta mecliste bütçe görüşmeleri yapılıyor olsa da, işçilerin yaşam hakkının ihlali gibi telafisi mümkün olmayan bir konuya öncelik vermek gerektiği açıktır.

Kapitalizm ve İşçi Hakları İhlalleri

Fabrikadaki yangını söndürmek için itfaiye, işçilerin alın teri ya da yakınlarının gözyaşları yeterli değil. Bu yangını söndürecek olan, insan onuruna yakışır çalışma koşulları ve bu tür iş cinayetlerini önleyecek etkili tedbirlerdir. Ancak kapitalist sistem, sınırsız kar etme hırsıyla bu tedbirleri almaktan kaçınıyor. Yetkililer de bu tedbirlerin uygulanıp uygulanmadığını yeterince denetlemiyor. Gerçek anlamda bir denetim mekanizması olsaydı, bu yangın belki de önlenebilirdi.

Kapitalizm, birçok ihlalin temel nedenidir. İşçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ücretlerinin insanca bir yaşam sürmeye yetecek düzeyde olması gibi konular kapitalizmin öncelikleri arasında yer almıyor. Dahası, üretim biçiminin topluma, doğaya ve hayvanlara verdiği zararı da umursamıyor. Bu konuları dert edinenleri susturmak için her türlü çabayı gösteriyor. Sendikalar, insan hakları örgütleri, bağımsız basın kuruluşları ve aktivistlerin sesi kısılmaya çalışılıyor.

Emeğimizin sömürülmesinde kapitalizme en fazla yardımcı olan ise baskıcı hükümetlerdir. Kapitalizm sömürüsü ile işçi haklarını savunanları susturan baskıcı uygulamalar ele ele gider. İş sağlığı ve güvenliği, çalışma hakkının temelidir.

Uluslararası Sözleşmeler ve Türkiye'nin Yükümlülükleri

Türkiye Cumhuriyeti, 1932'den beri üyesi olduğu Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) temel sözleşmelerinin tamamını onaylamış durumda. Bu sözleşmeler, iş güvenliği, iş sağlığı ve çalışma ortamına ilişkin tutarlı bir ulusal politika geliştirerek, uygulamayı ve periyodik olarak gözden geçirmeyi gerektiriyor. Bu politikanın amacı, işle bağlantılı olan veya işin yürütümü sırasında ortaya çıkan kaza ve yaralanmaları, çalışma ortamında bulunan tehlike nedenlerini mümkün olduğu ölçüde asgariye indirerek önlemektir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın iş sağlığı ve güvenliği konusuna önem verdiğini belirtiyor. Ancak temel soru, bakanlığın bu çalışmalarının işçilerin yaşamında etkili olup olmadığıdır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) raporları, iş cinayetlerinin maalesef hala yaşandığını ortaya koyuyor. İSİG'in Ekim ayı verilerine göre 169 kişi çalışırken yaşamını yitirdi. 2025'in ilk 10 ayında ise 1737 işçi hayatını kaybetti.

Çözüm: Kolektif Çaba ve İnsan Hakları Perspektifi

Ne işçilerin alın teri ne de sonrasında döktüğümüz gözyaşları yangını söndürebildi. Dilovası'ndaki fabrika yangını, ülkemizdeki ilk iş cinayeti değildi. Fabrikadaki yangın kadın işçileri aramızdan aldı ve yüreğimizi yaktı. Kapitalizm sistem olarak sömürü üzerine kurulu olduğundan, sistemin sömürüsünün önüne geçmediğimiz sürece yüreğimiz yanmaya devam edecek.

İşçilerin ölümünü protesto edenlerin gözaltına alınması da bu gibi kazaların, cinayetler ile demokratik hakların kullanımı arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Etkili, kapsamlı, şeffaf ve hızlı bir soruşturmanın yürütülmesi, böylesi cinayetlerin bir daha yaşanmamasında ve cezasızlık politikasının önüne geçilmesinde kilit öneme sahip.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği Bir İnsan Hakkıdır

Tüm bu sebeplerle, işçi sağlığı ve güvenliği meselesi bir insan hakları meselesidir. İnsan eliyle gerçekleşen her ihlal önlenebilir. Buna iş cinayetleri de dâhil. Tek gereken kolektif ve koordineli çaba. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak işçilerin hakkıdır. Sağlıklı ve güvenli ortamda çalışmayı sağlamak devletin yükümlülüğüdür. Dolayısıyla, işçilerin insan onuruna yakışır koşullarda çalışabilmesi devletin ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesiyle mümkündür. Devletin yükümlülüğünü yerine getirmesi ise bize bağlı. Başta biz insan hakları savunucuları olmak üzere bu alanda çalışan herkesin iş cinayetlerini daha yakından takip etmesi, sorunları analiz etmesi ve çözüm önerilerini sunup, uygulanmasının da takipçisi olması gerekir. Bir işçinin daha çalışırken yaşamını yitirmemesi bizim elimizde.