Esila Ayık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek amacıyla Kadıköy Dayanışma Sahnesi'nde düzenlenen bir etkinlikte Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı aleyhinde pankart açması nedeniyle yargılanmaya başladı. "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle karşı karşıya olan Ayık, ilk duruşmada hakim karşısına çıktı.

Kadıköy Dayanışma Sahnesi'ndeki Protesto

Olay, İmamoğlu'na destek vermek amacıyla düzenlenen bir etkinlik sırasında meydana geldi. Kadıköy Dayanışma Sahnesi'nde toplanan bir grup, çeşitli sloganlar atıp pankartlar açarak desteklerini gösterdi. Esila Ayık'ın açtığı pankart ise, içeriği nedeniyle soruşturmaya konu oldu. Savcılık, pankartta yer alan ifadelerin Cumhurbaşkanı'nın onur, şeref ve saygınlığını zedelediği gerekçesiyle Ayık hakkında iddianame hazırladı.

İddianamede Neler Yer Alıyor?

İddianamede, Esila Ayık'ın eyleminin ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı ve Cumhurbaşkanı'na yönelik ağır hakaret içerdiği belirtiliyor. Savcı, Ayık'ın "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediği kanaatinde olduğunu belirterek, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep ediyor.

İfade Özgürlüğü Mü, Hakaret Mi?

Bu dava, ifade özgürlüğü sınırları ve hakaret arasındaki çizginin nerede başlayıp nerede bittiği konusunu yeniden gündeme getirdi. Hukukçular, her somut olayın kendi özelinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgularken, eleştiri ile hakaret arasındaki farkın net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini belirtiyorlar. Bir ifadenin hakaret olarak değerlendirilebilmesi için, muhatabının onur, şeref ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olması ve somut bir olguya dayanmaması gerekiyor.

Esila Ayık'ın yargılanması, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve siyasi eleştiri konularındaki tartışmaları alevlendirdi. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği ve mahkemenin nasıl bir karar vereceği merakla bekleniyor. Bu dava, benzer durumlarda emsal teşkil edebileceği için de büyük önem taşıyor.