Gazze Şeridi'nde yaşanan insanlık dramı, İsrail'in uyguladığı abluka ve saldırılarla her geçen gün daha da derinleşiyor. Yiyecek bulmak için adeta ölümle dans eden Filistinliler, bölgenin kuzeyinden güneyine uzanan tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana sürdürdüğü saldırılar ve sınır kapılarının kapatılması, Gazze'yi açlığa sürüklerken, Filistinliler hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Gazze'de Hayatta Kalma Mücadelesi

Gazze'de yaşayan Filistinliler, yiyecek arayışında Gazze'nin kuzeyinden güneyine geçerken, Salahaddin Caddesi'nin İsrail tarafından kapatılmasıyla tek seçenekleri sahile paralel Reşid Caddesi oluyor. Araç ve kamyon geçişinin yasak olması nedeniyle, insanlar at arabaları veya "tuk-tuk" adı verilen hafif motorlu araçlarla yolculuk etmek zorunda kalıyor. Penceresiz, koltuksuz ve konforsuz bu araçlarla yapılan zorlu yolculuklar, Gazze'deki yaşamın ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne seriyor.

Filistinli Macid Debbur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Un alabilmek için Nuseyrat Mülteci Kampı'ndaki akrabalarıma gidiyorum; normalde 15 dakikalık yolu 2 saatte alıyoruz." dedi. Yolculuklarının tehlikeli olduğunu belirten Debbur, "Sahil yolu açık olan tek yol. Ancak bu yolda seyahat eden her araç, İsrail ordusunun topçu saldırılarının hedefi oluyor." şeklinde konuştu. Debbur, İsrail'in sınır kapılarını kapatması nedeniyle çocuklarını beslemek için bu riskli yolculuklara mecbur kaldıklarını vurguladı.

Gazze'deki kıtlığın boyutunu anlatan Debbur, "Kuzey bölgelerindeki un bile bozulmuş; insan tüketimine uygun değil. Yardımlar gelmiyor, yiyecek yok, insanlar işsiz ve gelirleri de yok, evlerde yiyecek hiçbir şey yok." ifadelerini kullandı.

Ölümle Burun Buruna Yolculuk

Yolculardan Abdulhamid, Gazze'nin kuzeyinden orta kesimine yaptığı yolculuğu "hayati tehlike içeren bir risk" olarak tanımlıyor. "Yola çıkmadan önce şehadet getiriyoruz. Arkada denizde İsrail botları, önde tanklar, yukarıda uçaklar. Her an bombalanabiliriz." diyen Abdulhamid, İsrail ordusunun araç trafiğini yasaklamasının ardından sahil yolunun "tehlikeli" ancak "tek yol" haline geldiğine dikkat çekiyor.

Yaşlı kadın Ümmü İyad Laham ise ilk kez bu yolu kullanarak güneydeki Han Yunus'a ulaşmaya çalıştığını, yolculuğun "özellikle yaşlılar için yorucu ve zor" olduğunu belirtiyor.

Umutsuz Bekleyiş

Gazze'nin kuzeyinden orta kesimlerine Filistinlileri taşıyan tuk-tuk sürücüsü Ahmed el-Benna, yolculuğun "hem araç hem de yolcular için yorucu" olduğunu söylüyor. "Yolcuları dinlendirmek için birkaç kez durmak zorunda kalıyoruz. Çoğu çok yorgun, yüzlerinde tükenmişlik var. Bazıları yorgunluktan ya da korkudan konuşamıyor. Ama başka seçenek yok, ne pahasına olursa olsun ulaşmak istiyorlar." ifadeleri, Gazze'deki umutsuz bekleyişi ve hayata tutunma çabasını gözler önüne seriyor.

Gazze'de yaşanan bu insanlık dramı, uluslararası toplumun sessizliği karşısında daha da acı verici bir hal alıyor. Temel insani ihtiyaçlara erişimin engellendiği, insanların açlıkla mücadele ettiği bu koşullarda, Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılması ve insani yardımların ulaştırılması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, Gazze'deki açlık ve umutsuzluk daha da derinleşecek, masum sivillerin hayatı tehlikeye girmeye devam edecektir.