İlk Meclis'te Neler Oldu? Ulema Neden Tasfiye Edildi?
Gündem

İlk Meclis'te Neler Oldu? Ulema Neden Tasfiye Edildi?


20 April 20255 dk okuma102 görüntülenmeSon güncelleme: 11 December 2025

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan süreçte, ulemanın (din adamlarının) siyasi arenadaki rolü büyük bir değişim geçirdi. Bir zamanlar hem medreselerde ders veren hem de Meclis'te söz sahibi olan âlimler, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte yavaş yavaş sahneden çekilmeye başladı. Peki, bu değişim nasıl gerçekleşti? İlk Meclis'te neler yaşandı ve ulema neden tasfiye edildi? İşte bu soruların cevapları...

Ulemanın Meclis'le İlişkisi: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e

Osmanlı döneminde ulema, siyasetle iç içeydi. Özellikle I. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte, medrese eğitimi almış birçok din âlimi milletvekili olarak Meclis'e girdi. Bu durum, ulemanın siyasi arenadaki etkisini açıkça gösteriyordu. Ancak bu durum, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte değişmeye başladı.

1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte ulemanın siyasete ilgisi daha da arttı. Dinî içerikli dergi ve gazetelerin sayısındaki artış, ulemanın basın yoluyla da siyaset sahnesinde etkili olduğunu gösteriyordu. 17 Aralık 1908'de yeniden açılan Meclis-i Mebusan'a, Osmanlı topraklarının dört bir yanından ulema ve tarikat önderleri halkın temsilcisi olarak gönderildi.

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu'da başlayan direniş hareketinde de ulema önemli bir rol oynadı. Cami kürsülerinden direnişe destek veren din adamları, halkın Millî Mücadele'ye katılması için büyük çaba sarf etti. Bu nedenle, hem Son Osmanlı Meclisi'nde hem de 1920'de Ankara'da toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde pek çok ulema vekile rastlamak mümkündü.

Birinci Meclis'te Ulema ve Gruplaşmalar

Ankara'da açılan Birinci Meclis'te toplam 437 milletvekili bulunuyordu ve bunların 91'i medrese eğitimi almıştı. Meclis içinde, Mustafa Kemal Paşa'nın liderliğini yaptığı Birinci Grup, ona karşı çıkan İkinci Grup ve tarafsız kalan Bağımsız vekiller olmak üzere üç ana blok oluşmuştu. Tarih kitaplarında sıkça karşılaşılan bir yanılgıya göre Birinci Grup "ilerici" ve "laiklerden", İkinci Grup ise eski düzeni savunan "gerici" hocalardan oluşuyordu. Ancak veriler, Meclis'teki ulema milletvekillerinin çoğunun aslında Birinci Grup'ta yer aldığını gösteriyor. Medrese kökenli 91 vekilden 42'si Birinci Grup'taydı, sadece 9'u İkinci Grup'taydı.

Birinci Meclis'te yaşanan önemli olaylardan biri, İkinci Grup'un önde gelen isimlerinden Ali Şükrü Bey'in suikasta kurban gitmesiydi. Bu olay, Lozan görüşmelerinin ortasında yaşanmış ve ardından Nisan 1923'te erken seçim kararı alınmıştı. Böylece Birinci Meclis feshedilerek tarihe karışmış oldu.

Ulemanın Tasfiyesi ve Sonuçları

Yeni kurulan İkinci Meclis'te ise muhalif isimlerin hiçbiri kendisine yer bulamadı. Artık Meclis'e yalnızca Halk Fırkası hâkimdi. Bu durum, muhalefetin tasfiyesi anlamına geliyordu ve Türkiye'de 1946'ya kadar sürecek olan tek parti döneminin temelini attı. İlk Meclis'te 91 olan medrese kökenli vekil sayısı, bu uzun dönemde 42'ye düştü. Yani ulema kökenli vekiller, Cumhuriyet'in ilk yıllarında büyük ölçüde Meclis'ten tasfiye edildi.

Bu tasfiye süreci, sadece vekillerle sınırlı kalmadı. 3 Mart 1924'te medreseler kapatıldı, Şer'iye ve Evkaf Vekâleti lağvedildi, şer'i mahkemeler tamamen ortadan kaldırıldı. Böylece dinin kamusal alandan soyutlanmasıyla eşzamanlı olarak ilmiye sınıfının hem siyasal hem de mesleki temsil alanı neredeyse tamamen yok edildi.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde ulema sınıfı, siyasetin hem aktörü hem de mağduru oldu. Birinci Meclis'te güçlü bir şekilde temsil edilen ilmiye mensupları, Cumhuriyet ideolojisinin etkinliğiyle birlikte hızla siyaset sahnesinden uzaklaştırıldı. Bu dönüşüm, sadece bir tasfiyeyi değil, aynı zamanda yeni rejimin din-siyaset ilişkisini nasıl yeniden tanımladığını da gözler önüne seriyordu.