
Kazakistan: Sürgün Acısı Unutulmuyor! SSCB'nin İzleri Silinmiyor
Kazakistan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde, çeşitli bahanelerle yaşadıkları topraklardan koparılarak uçsuz bucaksız bozkırlara sürgün edilen halkların acı dolu hatıralarına ev sahipliği yapıyor. O dönemde yaşanan insanlık dramı, aradan geçen yıllara rağmen hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Sürgün edilen halkların torunları, dedelerinin yaşadığı zorlukları ve kayıpları unutmayarak, bu acı mirası gelecek nesillere aktarmaya devam ediyor.
SSCB'nin Sürgün Politikası ve Kazakistan'ın Rolü
Josef Stalin liderliğindeki Sovyetler Birliği, "güvenilmez" olarak gördüğü çeşitli halkları, yaşadıkları bölgelerden sürgün ederek Kazakistan'ı bir nevi açık hava hapishanesine dönüştürdü. Başta Almanlar, Çeçenler, Koreliler olmak üzere 500 bini aşkın insan, vagonlara doldurularak Kazak bozkırlarına gönderildi. Bu uzun ve zorlu yolculukta, açlık, hastalık ve soğuk gibi nedenlerle birçok insan hayatını kaybetti. Kazakistan'a ulaşmayı başaranlar ise, yerel halkın yardımıyla hayata tutunmaya çalıştı.
Bu sürgünler sonucunda Kazakistan, çok etnikli bir yapıya büründü. Dil, din ve mezhep farklılıklarına rağmen, 100'den fazla etnik grup, bu topraklarda bir arada yaşamaya başladı. Bu durum, Kazakistan'ın kültürel zenginliğine önemli katkılar sağladı.
Sürgünlerin Anlattıkları: Acı ve Dayanışma Hikayeleri
SSCB döneminde Çeçen-İnguş kökenli ailesi Kazakistan'a sürgün edilen Hanifa Masiyeva, yakınlarının yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:
Annem ile babam 1944'te Kazakistan'a sürgün edildi. İkinci Dünya Savaşı'nın son yılıydı. 23 Şubat 1944'te 'devlete ihanet' gibi asılsız bir suçlamayla Çeçen ve İnguş halkının tamamı sürgün edildi. Sürgün edilenlerin çoğu çocuklar, kadınlar ve yaşlılardı çünkü erkeklerin neredeyse hepsi savaşta, cephedeydi.
Masiyeva, babasının sürgün sırasında yaşadığı zorlukları ve insanların birbirine nasıl yardım ettiğini şu şekilde aktarıyor:
Sürgün, insanların dayanamayıp yolda ölmesini amaçlıyordu. Halkımız, özellikle çetin kış şartlarına sahip Kazakistan'ın kuzeyine sürgün edildi. Uçsuz bucaksız bozkırda kaderlerine terk edildiler. Babam, o sürgünde insanların birbirine yardım ederek hayatta kaldığını anlatırdı.
Astana'daki Korelilerin Etnokültürel Birliği Üyesi Alena Tyan da, 1937'deki büyük sürgünde Orta Asya ve Kazakistan'a gönderilenler arasında Rusya'nın uzak doğusunda yaşayan Korelilerin de bulunduğunu belirtiyor. Tyan, dedesinin sürgün sırasında yaşadıklarını şu sözlerle ifade ediyor:
Dedem, sürgün sırasında yolda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini çünkü insanların yük ve hayvanların taşındığı vagonlarla uzun bir yolculuğa çıkarıldıklarını anlattı.
Kazakistan'da Çok Etnikli Toplum Anlayışı
Günümüzde Kazakistan'da 124 etnik grup bir arada yaşıyor. Ülkenin nüfus politikası, birlik ve uyum içinde yaşamayı esas alan çok etnikli toplum anlayışına dayanıyor. Kazakistan Milli İstatistik Kurumunun verilerine göre, ülke nüfusu 20 milyon 300 bin kişiyi aşmış durumda. Bu nüfusun büyük bir çoğunluğunu Kazaklar oluştururken, Ruslar, Özbekler, Ukraynalılar, Uygurlar, Almanlar, Tatarlar, Azerbaycan Türkleri, Koreliler, Ahıska Türkleri, Dunganlar, Belaruslular, Tacikler, Kürtler ve Kırgızlar da ülkede yaşamlarını sürdürüyor.
- Kazakistan'daki etnik çeşitlilik, ülkenin kültürel zenginliğine önemli katkılar sağlıyor.
- Farklı etnik gruplar, kendi dillerini, geleneklerini ve göreneklerini yaşatarak, Kazakistan'ın kültürel mozağini oluşturuyor.
- Kazakistan hükümeti, etnik gruplar arasındaki uyumu ve işbirliğini teşvik ederek, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunuyor.
SSCB döneminde yaşanan sürgünler, Kazakistan tarihinde derin izler bırakmıştır. Ancak, bu acı olaylar, aynı zamanda Kazak halkının dayanışma ve misafirperverlik duygularını da güçlendirmiştir. Bugün, Kazakistan'da farklı etnik gruplar, barış ve uyum içinde bir arada yaşayarak, ortak bir geleceğe doğru ilerlemektedir.













