
Sudan'da Kirli Oyun! Türkiye'yi Hedef Alan Gizli Plan Ne?
Afrika'nın kalbinde, tüm bölgeyi etkileyen bir trajedi yaşanıyor. Sudan'daki çatışmalar, görünürde ordu ve Hızlı Destek Güçleri (HDK) arasındaki iktidar mücadelesi gibi dursa da, aslında uluslararası aktörlerin dahil olduğu karmaşık bir jeopolitik oyunun parçası. Bu savaşın perde arkasında, Türkiye'nin Afrika'daki yükselişini durdurmak isteyenlerin olduğu iddiaları giderek güçleniyor.
Sevakin Adası: Bir Vizyonun Hedefi mi?
2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan ziyareti sırasında Sevakin Adası'nın Türkiye'ye tahsis edilmesi, bölgede dengeleri değiştiren bir adım oldu. Osmanlı döneminde Kızıldeniz'in kalbi olan bu ada, Türkiye için hem tarihi bir miras hem de stratejik bir fırsattı. Türkiye'nin buradaki amacı sadece turizm değil, Afrika'nın doğu sahilinde güçlü bir ticaret ve lojistik merkezi kurmaktı. Ancak bu durum, Mısır, İsrail ve BAE üçlüsünü rahatsız etti. Çünkü Sevakin, Süveyş'ten Bab el-Mendep'e uzanan enerji koridorunun kilit noktasında bulunuyor. Türkiye'nin adadaki varlığı, hem İsrail'in güvenlik hesaplarını hem de BAE'nin ekonomik çıkarlarını doğrudan etkileme potansiyeline sahipti.
Türkiye, Sudan'daki çatışmalar boyunca tutarlı bir politika izledi ve şu noktalara vurgu yaptı:
- Sudan'ın birliği, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin desteklenmesi
- Çatışmaların durması, insani yardımların engellenmemesi
- Sivillere yönelik saldırıların sona ermesi
- Sorunun çözümü için diyalog ve ulusal uzlaşı
BAE'nin Sudan Planı ve İsrail'in Gölgesi
2019'da Ömer el-Beşir'in devrilmesinden sonra BAE'nin Rapid Support Forces (RSF) adlı silahlı gruba para, silah ve lojistik destek sağladığı iddiaları, Sudan'daki istikrarsızlığın Türkiye'nin Afrika'daki etkisini kırmaya yönelik bir hamle olduğunu gösteriyor. Sudan Dışişleri Bakanlığı, BAE'yi "ülkeyi iç savaşa sürükleyen dış el" olarak nitelendirdi ve konuyu uluslararası mahkemelere taşıdı. İsrail'in de bu denklemin dışında olmadığı, 2020'de Sudan'la "normalleşme" anlaşması imzalayarak bölgede yeni bir etki alanı açmaya çalıştığı belirtiliyor. BAE'nin finanse ettiği milis yapılar, İsrail'in bölgesel çıkarlarına hizmet eder hale geldi. Bu durum, "parayı BAE veriyor, stratejiyi İsrail çiziyor, Batı ise sessiz kalıyor" şeklinde yorumlanıyor.
Asıl Hedef: Türkiye'nin Afrika'daki Yükselişi
Sudan'daki savaşın görünmeyen yüzü, Türkiye'nin Afrika kıtasındaki etkisini sınırlamak ve Kızıldeniz hattında güç kazanmasını önlemektir. Türkiye'nin Somali'den Cibuti'ye, Nijer'den Sudan'a kadar uzanan geniş bir alanda kurduğu ekonomik, askeri ve insani ağ, eski sömürge düzenini tedirgin etti. BAE ve İsrail'in Sudan'daki hesapları, bu yeni düzeni durdurmayı amaçlıyor. Türkiye'nin yükselen adımlarını kesmek ve Afrika'da bağımsız bir güç merkezinin oluşmasını engellemek istiyorlar.
Libya ve Katar örnekleri, Türkiye'nin gerektiğinde sahaya müdahale ederek dengeleri değiştirebileceğini gösterdi. Nijer ve birçok Afrika ülkesinde de Türkiye, eğitimden savunma sanayine, diplomatik yardımlardan ekonomik yatırımlara kadar etkili bir denge unsuru haline geldi. Bütün bu gelişmeler ışığında, Türkiye'nin Sudan'ı yalnız bırakmayacağı ve bu topraklarda atılacak her adımın, tarihten gelen sorumluluğunun ve medeniyet mirasının bir parçası olacağı söylenebilir.
Sudan'da yaşananlar sadece bir iç savaş değil, Osmanlı'dan miras kalan adalet fikrinin ve kardeşliğin yeniden sınanmasıdır. Türkiye, tarihi bilen ve zamanı geldiğinde hamlesini yapan bir ülke olarak, vakti geldiğinde yine "Osmanlı ruhunun" rehberliğinde hareket edecektir.










