11 Mayıs 2025 Pazar

Karbon Emisyonu Depolama Tesisleri Patladı! İşte Detaylar

İklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynayan karbondioksit (CO2) emisyonu depolama tesislerinin sayısı, son yıllarda dikkat çekici bir artış gösterdi. Küresel iklim taahhütlerine uyum sağlama çabalarıyla birlikte, bu tesislerin önemi giderek artarken, sayıları da son 5 yılda iki katına çıktı.

Karbon Yakalama ve Depolama Nedir?

Karbon yakalama ve depolama (KYD), endüstriyel tesisler ve enerji santralleri gibi kaynaklardan yayılan karbondioksitin (CO2) atmosfere salınmadan yakalanarak yer altında güvenli bir şekilde depolanması işlemidir. Bu teknoloji, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir araç olarak kabul edilir. KYD teknolojisi, fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan emisyonları azaltmaya yardımcı olurken, aynı zamanda çeşitli endüstriyel süreçlerde de uygulanabilir.

KYD sürecinin temel adımları şunlardır:

  • Yakalam: CO2, kaynak noktasında (örneğin, bir enerji santralinin bacası) yakalanır. Bu işlem için farklı kimyasal ve fiziksel yöntemler kullanılabilir.
  • Taşıma: Yakalanan CO2, boru hatları veya gemiler aracılığıyla depolama sahasına taşınır.
  • Depolama: CO2, yer altında uygun jeolojik formasyonlara (örneğin, tükenmiş petrol ve gaz rezervuarları veya derin tuzlu su katmanları) enjekte edilir. Bu formasyonlar, CO2'nin atmosfere sızmasını engelleyecek şekilde tasarlanmıştır.

Küresel Karbon Emisyonu Depolama Tesislerinin Artışı

Dünya genelinde karbon emisyonu depolama tesislerinin sayısındaki artış, ülkelerin ve şirketlerin iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik artan taahhütlerini yansıtmaktadır. Özellikle Paris Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalar, ülkeleri emisyon azaltma hedefleri belirlemeye teşvik etmiş ve bu da KYD teknolojisine olan ilgiyi artırmıştır. Ayrıca, bazı ülkeler KYD projelerine finansal destek sağlayarak bu teknolojinin yaygınlaşmasını teşvik etmektedir.

Bu tesislerin artması, sadece emisyon azaltımı açısından değil, aynı zamanda yeni iş olanakları ve ekonomik büyüme potansiyeli açısından da önemlidir. KYD teknolojisi, mühendislik, inşaat, operasyon ve bakım gibi çeşitli alanlarda uzmanlaşmış iş gücüne ihtiyaç duyar. Bu da, özellikle fosil yakıtlara bağımlı bölgelerde ekonomik dönüşümü destekleyebilir.

Türkiye'nin Karbon Emisyonu Depolama Potansiyeli

Türkiye, coğrafi konumu ve jeolojik yapısı itibarıyla karbon emisyonu depolama açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Ülkemizde, özellikle Trakya ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, CO2 depolama için uygun olabilecek yer altı formasyonları bulunmaktadır. Ancak, Türkiye'de KYD teknolojisinin kullanımı henüz yaygınlaşmamıştır.

Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşabilmesi için KYD teknolojisine yatırım yapması ve bu alanda Ar-Ge çalışmalarını desteklemesi önemlidir. Ayrıca, uluslararası iş birlikleri ve teknoloji transferi yoluyla da KYD alanındaki bilgi birikimini artırabilir. Türkiye'nin KYD potansiyelini değerlendirmesi, hem çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak hem de ekonomik kalkınmayı destekleyecektir.

Karbon emisyonu depolama tesislerinin sayısındaki artış, iklim değişikliğiyle mücadelede umut verici bir gelişmedir. Ancak, KYD teknolojisinin yaygınlaşması ve etkin bir şekilde uygulanabilmesi için daha fazla yatırım, Ar-Ge ve uluslararası iş birliğine ihtiyaç vardır. Bu sayede, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakılabilir.

İlgili Haberler